İşe yarayan Zaman Yönetimi
Zaman Su misali akıp gidiyor. Bir bakıyorsun çocukluğunun o uçsuz bucaksız yaz tatilleri geride kalmış yetişkinliğin koşuşturmacasıyla boğuşurken buluyorsun kendini. İşte tam da bu noktada zamanı yönetmek hayatın direksiyonuna geçmek misali bir şey haline geliyor.Planlama ile Gelen Huzur
Geçenlerde arkadaşımla konuşuyorduk "Keşke günüm 48 saat olsa!" diye yakınıyordu. Aslında hepimizin ortak bir dileği bu değil mi? Daha çok zamanımız olmasını her şeye yetişebilmeyi ne kadar çok istiyoruz. Ama gerçek şu ki zamanı durduramayız. Yapabileceğimiz şey ona hükmetmeye çalışmak. İşte bu noktada devreye planlama giriyor.
Düşünsün bir kere elinde büyülü bir değnek var ve bu değnekle gününü istediğin misali şekillendirebiliyorsun. İşte planlama da böyle bir şey. Güne başlamadan önce yapılacaklar listesi hazırlamak toplantıları ve mühim görüşmeleri belirlemek hatta molalara bile zaman ayırmak... Hepsi bunlar zamanı daha işe yarayan kullanmanın ve stresi azaltmanın müessir yolları.
Ben mesela her pazar akşamı bir sonraki haftanın planını yaparım. Bunun sonucunda haftaya daha hazırlıklı başlarım ve neyi ne zaman yapacağımı bilmenin rahatlığını yaşarım. Tabii ki hayat her zaman planladığımız misali gitmeyebilir. Ama en azından bir yol haritamız olur ve beklenmedik durumlarla başa çıkmak daha kolay hale gelir.
Odaklanma Sanatı ve Dikkat Dağınlığı Canavarı
Günümüzün en büyük sorunlarından biri de dikkat dağınıklığı. Telefonlar sosyal medya bildirimler derken... Odaklanmak gittikçe zorlaşıyor. Aslında bu durum biraz da kendi kendimizin kölesi olmak misali. Aralıksız bir uyarılma bir yerlere yetişme telaşı içinde yaşıyoruz.
Halbuki ki gerçek üretkenlik odaklanmaktan geçiyor. Bir işe odaklanıp onu tamamlamanın verdiği tatmin duygusu hiçbir şeyle kıyaslanamaz. Peki bu canavarla nasıl başa çıkacağız? Öncelikle kendimizi tanımamız gerekiyor. Dikkatimizi nelerin dağıttığını bilmek bunlardan kaçınmak için ilk adım ihtimal dahilinde.
Benim en büyük dikkat dağıtıcı unsurum telefonum. Bilhassa sosyal medya bildirimleri aralıksız dikkatimi dağıtıyor. Bu yüzden çalışırken telefonumu sessize alıp uçak moduna alıyorum. Hatta bazen gözümün önünden tamamen kaldırıyorum. Başta müşkül gelse de zamanla alışkanlık haline geliyor ve odaklanmamı mühim ölçüde artırıyor.
Erteleme İblisini Kovmak
"Bunu yarın yaparım." Kaçımız bu cümleyi günde en az bir kere kuruyoruz? Ertelemek adeta içimizde yaşayan bir iblis misali. Bizi rahatlık alanımızdan çıkarmak istemez aralıksız "sonra yaparsın" diye fısıldar.
Halbuki erteledikçe yapılacaklar listesi uzar da uzar. Ve bunun sonucunda strese kaygıya ve hatta suçluluk duygusuna yol açar. Erteleme iblisini kovmanın en müessir yolu ise "beş saniye kuralı". Bir işi yapmaktan kaçındığınızı fark ettiğiniz anda beşe kadar sayın ve hemen harekete geçin. Göreceksiniz ki işe bir kere koyulduğunuzda devam ettirmek çok daha kolay olacak.
Zaman yönetimi aslında hayatı yönetmek misali bir şey. Öğrendiğimiz taktiklerle dikkat dağıtıcı unsurları hayatımızdan çıkararak ve erteleme alışkanlığımızı kırarak zamanı daha işe yarayan kullanabilir ve hayallerimize daha çok zaman ayırabiliriz. Unutmayın zamanı geri alamayız ama onu en iyi şekilde kullanmak bizim elimizde.