Hayatın anlamı üzerine düşünceler

Hayatın anlamı... İşte insanı geceleri uykusuz bırakan zihnin labirentlerinde sonsuz bir döngüye hapseden o derin soru. Gerçekten de nedir bu hayatın anlamı? Bir arayış mı yoksa sadece ve sadece bir tesadüf mü? Belki de ikisinin tuhaf bir karışımıdır tıpkı bir ressamın paletine rastgele sıkılmış ama sonunda şaheser bir tabloya dönüşen renkler misali.

Düşünsenize evrende milyarlarca galaksi var ve biz küçücük dünyamızda dönüp duruyoruz. Peki tamamı bunların içinde bizim yerimiz ne? Bir keresinde bir belgesel izlemiştim evrenin genişlemesinden bahsediyordu. O uçsuz bucaksız karanlıkta savrulan toz zerreleri gibiyiz sanki. Bir yandan da her birimiz kendimize göre birer dünya birer evren değil miyiz? Duygularımız düşüncelerimiz hayallerimiz... Hepsi bizimle var olan bizi biz yapan eşsiz parçalar.

Hayatın anlamını bazen sade şeylerde bulduğumu düşünüyorum. Çocukların kahkahasında güneşin doğuşunda yağmurun kokusunda... Bazen de bir kitapta bir şarkıda ya da bir dost sohbetinde gizleniyor sanki. Hani şu kalbinizi ısıtan zihninizi açan anlar vardır ya işte o anlarda hayatın anlamına hakkında küçük ipuçları yakalıyorum ben. Bir keresinde yaşlı bir adam görmüştüm parkta güvercinleri besliyordu. Yüzündeki o huzurlu ifadeyi unutamam. Belki de hayatın anlamı sadece ve sadece yaşamaktan anda kalabilmekten geçiyordu.

Elbette herkesin hayatın anlamına hakkında kendi yorumu var. Kimileri için muvaffakiyet zenginlik şöhret... Kimileri için sevgi aile dostluk... Doğru ya da yanlış diye bir şey yok belki de. Mühim olan kendi anlamımızı bulmak kendi yolculuğumuza değer katmak. Sanırım hayat boş bir tuvale benziyor ve her birimiz kendi renklerimizle kendi fırça darbelerimizle onu anlamlandırmaya çalışıyoruz.









Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski